SULTAN KIZI'INDAN MEVLANA'YA ZİYARET

 


1071 yılında Malazgirt Savaşı sonrasında Büyük Selçuklu Sultanı Kutalmışoğlu Sultan Süleyman Şah tarafından fethedilen güzel şehrimiz Konya için sabahın genç saatlerinde yol aldık.

Toros dağlarından geçerken Pozantı Şeker Pınarı'nda tatlı bir mola ile, suyun özgürlüğe kavuştuğu İvriz'den, Konya'ya can veren Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî ve efradının kabirleri başındaki okunan ihlasla, Seyir Tepesin'de medeniyetimizin değerli bir kalesi olan Konya'mızı seyretmek muazzam bir duygu...



Ziyaret esnasında tanımaktan mutluluk duyduğum adı gibi Güzide hanımefendinin "Oo Sultan Kızı'da Mevlana ziyaretindeymiş" deyip bir anda sevgiyle sarılması sevginin ve şiirin gücünü bir kez daha hatırlattı bana.

Yüreğinde sevgiyi, bedeninde şefkati büyüten insanların varlığı hep olsun hayatımızda. Olsun ki; insan oluşumuzun güzel bir kanıtı kalsın bu dünyada.


Cana yakın insanlarıyla birlikte tarihi ve kültürel özellikleriyle görülmesi gereken gönüllerin şehrinde dumanı üstünde tüten şiir deminde çay olsun, ama ille de kendine has etli ekmek olsun dedik...


Devamında 42 Kat manzarasında az şekerli kahve keyfiyle hatırlanmaya değer güzel anılar bırakırken yalnızlığına boyun eğmemiş Sille Karataş Cami, nice hükümdârların secde ettiği Alâeddin Tepesi / Kalesi ve camisi, Meram Tavusbaba, Türk Yıldızları Parkı'ında gökyüzündeki yarım ay şahitlik ederken burada yaşadığım manevi iç huzuruma ortak olan yol arkadaşım, yerli rehberim, kadim dostumla geriye sadece bir soru kaldı; 


 Hani gün yirmi dört saatti, güneş neden bugün erken battı?



0 Yorumlar

Yorum Gönder