Tabela Partileri Birleşmeli

Yakup BONCUK

1 Kasım seçimlerinden önce de yazdım.
Türkiye’de Cumhuriyet ve Demokrasi sayesinde şartlarını yerine getiren herkes bir siyasi parti kurabiliyor..
Ancak Siyasi hayatımızda 55-60 hatta 90  çeşit görüş olmaz.
Sağ görüşlüsü, aşırı sağ görüşlüsü, sol görüşlüsü, aşırı sol görüşlüsü, merkez partisi, dindarı, liberali, komünisti olur. Bunları toplasan 10-15 parti ancak olmalı..
Yani her görüşü temsil eden siyasi parti kurulabilir. Bunlar plan ve proğramlarını halka anlatıp iktidara talip olabilir.
Ama aynı görüşü temsil eden 3-4 hatta 5 parti olabilir mi? Olur diyorsanız, sonuçta bu partiler bırakın yüzde 10 oy alaarak barajı geçmeyi, yüzde değil, binde 10 oy alarak  sadece tabelada kalırlar.
Birçok siyasi parti bunları bildiği halde inat edip ‘Küçük olsun benim olsun’ zihniyeti ile tabelada kalmaya devam ediyorlar.
Bırakın milletvekillerini, ben bile şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devletinde sayıları 90 cıvarında olan  siyasi partilerin  adlarını sayamam. Bu partilerin adlarını, amblemlerini bile bilmeyen binlerce insan var.
Şu anda resmiyette kurulu ve faaliyette gözüken partilerin görüş ve düşünceleri değişik  olabilir.
Ancak  bunlardan birbirine benzeyen, yüzde yüz olmasa da yüzde 75-80  görüşleri ve fikirleri uyuşan partilerde var. Bunların tek tek seçime girmesi yerine aslında tabanda birleşmeleri ve güçlerini birleştirerek bölünmeden bir ve bütün olarak meclise girmeye çalışmaları gerektiğini vurguladım.
Tabi örneklerde vermiştim. Ak Parti’nin fikrine yakın partilerden  Has Parti’ye birleşme teklifi gitti,  Numan Kurtulmuş, Ak Parti’ye geldi.  Demokrat Parti’ye yani DP’ye teklif gitti. Eski genel başkanı Süleyman Soylu geldi Ak Parti’ye girdi. Fikirleri birbirine çok benzemesine rağmen DP’nin geri kalan siyasetçileri ve ileri gelenleri nedense Ak Parti’ye girmedi.   Kendi kulvarında   yoluna devam ediyor diye yazdım.
Yine iktidardaki Ak Parti’in kökeni olan Saadet Partisini de anlattım. SP, Ak Parti ile neredeyse yüzde 100 aynı. Bu parti Necmettin Erbakan ve Milli  Görüş geleneğinden geliyor. İçlerinden çıkan Recep Tayyip Erdoğan  2000’li yıllara girerken Ak Parti’yi kurdu, arkasına aldığı rüzgarla tek başına iktidar oldu.” dedim.
Ak Parti 13 yıldır iktidarda ve halen geçici hükümet de olsa yine iktidardalar ve yakında yine tek başına yeni hükümeti kuracaklar. Çünkü 1 Kasım’da yüzde 49.5 oy aldılar..
Yine bu seçimlerden önce  Ak Parti tek başına iktidar olabilmek adına Saadet Partisine  aynı çatı altında seçime girme teklifi götürmüştü. Seçilebilir yerde verilecek milletvekili sayısın da anlaşamadılar. İki parti arasında ortaklık olmadı  ve Saadet Partisi ayrı, Ak Parti ayrı seçime girdi. Saadet partisi 7 Haziranda BBP ile ortak liste ile seçime girmişti. İki parti yüzde 2 oy aldılar.  1 kasımda ayrı ayrı sandığa gittiler, iki partinin oylarıda yüzde 1’leri bile bulmadı. Yani bölünmeyle kimsenin eline birşey geçmiyormuş.
Bu her zaman böyledir.
Yine diğer örneklerimiz..
Bunun gibi MHP’de BBP ‘de  Milliyetçi kesimi temsilen siyasi yelpazedeler.. Ama ikisi de inat edip birleşmeye girmedikleri gibi sandıkta da aynı çatı altında seçime girmiyorlar. Yani Milliyetçi oylar bölünüyor. Tabi  birde  Milliyetçi Yükseliş Partisi  diye bir parti var. Ben seçim öncesi yazımda  MHP’nin, tabelada kalan ve barajı geçmesi mümkün gözükmeyen Milliyetçi Partileri kanatları altına alıp seçime girmesinin gerekliliğini yazmıştım. Olmadı..
Solda ise CHP’nin  eski İşçi Partisini, yani Vatan Partisi ve DSP gibi partileri kucaklayıp bir çatı altında seçime girmesi gerektiğinide yazmıştım.
Örnekler çok.
Bir  Komüinst Parti var, birde Türkiye Komünist Partisi var.
Yine Kürt oylarına talip olan bir HDP var, bu yetmiyor, bir BDP, bir Halkın Kurtuluş  Partisi var.
Her görüşün bir ana partisi, birkaç tane de yavru partisi var. Bu partiler “Küçük olsun benim olsun” diyerek tabela partisi kalmayı isteyebilirler. Bari seçim zamanı oylarınızın birleşmesi için sandığa bir çatı altında gidin. Tabi gidin  diyoruz da birleşme olmuyor.
Bu partileri kapatın desek, bu kez adımız demokrasi düşmanına çıkacak.
Tabela partileri seçimlerde güçlerini birleştirilmezse ne olur? Kendilerine göre büyük, ancak  halk arasındaki tabiriyle küçük partiler, bundan sonra da tabelada kalmaya devam eder.
Olanda Türkiye’ye olur, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları zarar görür.
Yani bölünmeyle küçülmeyle kimsenin eline birşey geçmez. Bunlar, tabela partisi olmaktan öteye gidemezler. Gitmiyorlar da..
Bu dediklerim  ve yazdıklarımı dün de söyledim. Bugünde söylüyorum. Yarında söylerim ve iddia ederim.
Yazımı okuyunca zoruna gidecekler olabilir. Zoruna giden aynı fikirdeki ana partilerde birleşmeyi düşünmeli.. Düşünmeli ki, aynı fikirdeki partiler güçlensin, oyları sandıkta heba olup gitmesin.
Birde  sandığa gömülen partiler , oyları bini bile bulmayan tabela partileri bu oylar  belkide görüşünü hiç tasvip etmediğiniz güçlü partilere gidiyor. Bunuda bir hesaba katın isterseniz.
Çünkü küçük olsun benim olsun zihniyetiyle siyasetçi olunmuyor!..
                                                                                                      Yakup BONCUK


0 Yorumlar

Yorum Gönder