Hastalandığımızda,
canımızı, kanımızı, hayatımızı teslim edip şifa aradığımız insanlardır
doktorlar.
Zaman zaman ülkemizin değişik
yörelerinde hasta veya hasta yakınlarının doktor ve sağlıkçılara karşı şiddet
kullandıklarını görüyor,üzülüyoruz. Oysa her doktor Hipokrat yemini ederek
mesleğini ve görevini en iyi şekilde yapmak için ant içmiştir. İnsanlar arasında
hiçbir ayrım yapmadan şifa arayan insanı iyileştirmek ilk gayesidir
doktorların. Hele hele hiçbir doktor hastasının ölmesini istemez. Çünkü onların
görevi insanı yaşatmaktır.
Bazı doktorlarımız var ki,
kamuoyuna mal olmuş, halkın içinden biri olarak fakir fukaranın annesi, babası,
abisi, ablası gibi olmuştur. Böyle doktorlara elbette hepimiz can kurban deriz
değil mi?
Ama şunu da unutmayın ki,
doktorlarda bizim gibi etten ve kemikten yaratılmış, damarlarında kan
taşımakta olan canlılardır.
Tarsus’ta bizim çocukluk
yıllarımızda ünlü olan, çok sevilip sayılan doktorlar vardı. Mesela Hayri
Altay..
Mesela Hüsnü Erdem..
Bu iki doktorumuz da görev
yaptıkları yerlerde olsun, Tarsus’ta olsun fakir fukaranın, garibanın babası
olmuştur.
Geceleri evlerinden çağrıldıklarında
da gelip hastalarını muayene edip ilaçlarını vermişlerdir. Muayenehanesine
gelen hasta fakir ise, çoğu zaman para bile almamışlardır. Öyle ki ya elindeki
ilaçlardan vermişler, yada ilaç parası yoksa hastanın ilacını bile almışlardır.
Bu nedenle bu iki doktorumuz
bugün hak dünyasında olmalarına rağmen unutulmamışlar ve herkes tarafından
saygıyla, özlemle, rahmetle anılmaktadırlar.
xx
HİDAYET YILDIRIM VE HALUK
BOZDOĞAN
Dünün Hayri Altay’ı, Hüsnü
Erdem’i elbette unutulmaz. Bu iki güzide doktordan sonra bayrağı devralan başka
doktorlar da var.
Mesela Dr. Hidayet Yıldırım,
mesela Dr. Haluk Bozdoğan..
Tarsus’ta Kızılmurat mahallesinde 2708 sokakta bulunan muayenehanesinde fakir
fukaranın,garip gurabanın şifa kaynağı olan Hidayet Yıldırım, gecenin bir
yarısında aransa bile arabasına atlayıp hastasına şifa dağıtmak adına
çalışmaktadır. Fakirden fukaradan para talep etmeden hizmet vermektedir. Yine
Şu an belediye başkanı olan Dr. Haluk Bozdoğan da özellikle hafta sonlarında
tatile gitmez, evinde dinlenmez, belediye içindeki sağlık tesislerinde fakiri
fukarayı muayene eder, ilacını bile kendisi karşılar. Günümüzün bu iki güzide
doktoru da yaptıkları fedakarlıklarla anılır ve iyilikleri elbette unutulmaz.
Bozdoğan’ın bu çabası bile insan olarak herkesi mutlu etmektedir.
Bugünlerde bizi üzen konuya
gelince..
10 gündür Kızılmurat mahallesinin
fedakar doktoru Hidayet Yıldırım, çağımızın hastalığı nedeniyle hasta
yatıyor. Tarsus’tan sonra Mersin Şehir hastanesinde tedavisine devam edilen ve
bir ara yoğun bakıma alınan Hidayet Yıldırım’ın yokluğu hepimizi çok üzdü. Öyle
ki gelip giden, telefon açan hastaları ve hasta yakınları, Hidayet Yıldırım’ın
şifa bulması için her gün dua ettiler. Öyle ki hastalığı ağır geçen
Hidayet beyin durumu hepimizi endişelendirdi, üzdü. Çok şükür ki dün oğlu
Durmuş Yıldırım’ı aradığımızda Doktor Hidayet Yıldırım’ın yoğun bakımdan
çıktığını öğrendik. Yüreğimize bir su serpildi adeta..
Bugünlerde serviste tedavisi
devam eden, Hidayet Yıldırım’ın yemek yemeye, su içmeye başlaması bile onun
yaşama döndüğünün en güzel kanıtı.
Hidayet Yıldırım doktorumuzun
sağlığına kavuşması ve en kısa zamanda aramıza ve hastalarının hizmetine
dönecek olması çok güzel..
Tekrar Doktor Hidayet Yıldırım’a
geçmiş olsun derken, onun yaptığı iyiliklerin karşılığı olarak aldığı dualarla
yaşama tutunduğunu bilmek bile çok önemli..
Unutmayın..
Yaşamak direnmektir. Umudunu kaybetmeden yaşama sarılmak ve sevdiklerinizin
arasına yeniden dönmek ise umutların en güzelidir.
0 Yorumlar