SİZ HİÇ

 

                          SİZ HİÇ

Hasretin zirvesinde dolaşırken fezâyı

Ay'a savruldunuz mu hoyrat yeller içinde

Kadersiz damgasıyla çekerken her cezâyı

Çıkmaza girdiniz mi batan teller içinde

 

Sözün bittiği yerden zulmü tutarken taşa

Bir yaban dağında yem olurken kurda kuşa

Kar'ı üşüten tende çırasız kara kışa

Hiç küstünüz mü sürgün yeri iller içinde

 

Gökyüzüne rutbeli canı tenden aklarken

Arz-ı endam heybetle gözyaşını saklarken

Ak kefen gibi bütün hayatı kundaklarken

Bakıp eridiniz mi saran tüller içinde

 

Aşk sembolü kumrunun buluştuğu eşiyle

Gönülleri ısıtan Akdeniz güneşiyle

Sevdanın hürmetine bir yürek ateşiyle

Hâr olup yandınız mı tüten küller içinde

 

Ruhumun kıblesine yön gösteren direğin

Umuda mezar kazan kazma ile küreğin

Kırık bir iç çekişle çatırdayan yüreğin

Sesini duydunuz mu kırık dallar içinde

 

Boşta kalan ellerin binbir çeşit yoklarla

Depreşirken beyninde artan artçı şoklarla

Felâketten geçerken fırlatılan oklarla

Düşüp kıvrandınız mı allar pullar içinde

 

Âsi bir serzenişle kalp bedene darılıp

Şu sersefil ömürden içten içe yarılıp

Kana karışan yoksul yalnızlığa sarılıp

Çaresiz kaldınız mı ıssız yollar içinde

 

Bir gün isyan edip de yoktan var edenine

Onulmaz yaralara iten her nedenine

Can vermiş babanızın buz tutmuş bedenine

Sarıldınız mı yetim kalan kollar içinde..?

0 Yorumlar

Yorum Gönder