CHP TARSUS İLÇE BAŞKANI ALİ İLK HESAP SORDU


CHP Tarsus İlçe Başkanı Ali İlk, bu gün partisinin toplantı salonunda yaptığı basın açıklamasında, Referandumda yaşanan kanunsuzlukları madde madde sıralayarak anlattı ve hesap sordu. 
İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri,İlçe Gençlik ve Kadın Kolları,Belediye Meclisi üyeleri ve partililerin katıldığı toplantıda konuşan İlk, AKP’nin 2014 yerel seçimlerinde Bitlis ve Aydın Burhankent’te kullanılan mühürsüz oylara itiraz ederek seçimi iptal ettirdiğini belirterek, bu seçimde mühürsüz oyların neden kabul edildiğini sordu.

İlk açıklamasına şöyle devam etti;Ülke gündeminde yokken,anayasa değişikliği gibi bir toplumsal talep bulunmazken,MHP üst yönetiminin ‘’fiili durumun hukuki çerçeveye oturtulması’’ biçiminde özetlenen,aslında 2002’den bu yana sayısız anayasa ihlali,yasaların hiçe sayılması,vurgun,yolsuzluk ve hırsızlıkların üstünün ebediyen örtülmesi amaçlı bir süreç başlatıldı.
AKP’li yöneticiler,milletvekilleri,il başkanları,yandaş teorisyenleri,zaman zaman niyetlerini ortaya koysalarda anayasa görüşmeleri sırasında AKP’nin gizli ajandası ortaya serildi.
Bırakınız çağdaş demokratik ülkeleri,aşiretlerde,kabile devletlerinde bile eşine rastlanılmayacak bir devlet düzeni istedikleri ortaya çıktı.Devletin başı,hükümetin başı,ordunun başı,yargının başı,bütçenin başı… kısacası baş olunacak soğan sarımsak dahil ne kadar baş varsa hepsine talip,fantazilerle dolu bir kafa ile karşı karşıyayız.

Anayasa görüşmeleri sırasında canını dişine takmış meclis grubumuzun kahramanca mücadelesini ayakta alkışlıyoruz. Görüşmeler toplumdan saklanmaya çalışılsa da sınırlı medya ve milletvekillerimizin kendi yöntemleriyle toplumu bilgilendirme çabasını takdirle karşılıyoruz.
Not düşmek gerekir ki,kendi medyasını oluşturmayan bir siyasal hareketin,artık yaşam şansı yoktur.Cumhuriyet,demokrasi,laiklik gibi iddialarının da olmaması gerekir.
Tarihimizin en kritik referandumuna boş kağıda atılan imzalar,muhalefet milletvekillerini meclsi ortasında tartaklamalar,yasalar ve anayasayı hiçe sayarak ‘’gaflet ve dalaletle’’ açık oy kullanarak,TOMA’lı, biber gazlı ,OHAL’le girdik.

‘’Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde,OHAL altında seçim veya referandum yapılamaz’’diyenler,2017 Türkiye’sini elbette görmeden ve düşünmeden söylemiş olabilirler.
Bilindiği üzere başta saray ve ona bağlı siyasal iktidar,devletin tüm imkanlarını ‘’EVET’’ kampamyası için seferber etmişlerdir.
‘’HAYIR’’ diyenler ‘’çukur’’,’’terörist’’,’’vatan haini’’ ilan edilmişlerdir.Topçusundan popçusuna,kaymakamından valisine,savcısından askerine,polisinden bürokratına varıncaya kadar tüm devlet erkanı gerdan kırmış,göze girme yarışına başlamıştır.Cuma hutbelerinin ilk cümlesi ‘’EVET’’ olmuştur. Muhtarlar esir alınmış,miting yapılacak illerde okullar tatil edilerek,öğretmen ve öğrenci tırnak kontrolü miting alanında AKP’li yöneticilerce yapılmıştır.Bu arada güneydoğu ve El Bab şehitleri mitingsiz,sessizce gömülmüşlerdir.

Hangi açıdan bakılırsa bakılsın,eşit olmayan koşullarda gerçekleştirilen ve aylardır devlet kampanyasına dönüştürülen referandum da ancak toplumun %51’i ikna edilebilmiştir.Toplumun en az yarısının ikna edilemediği bir anayasa ‘’toplum sözleşmesi’’olamaz.Bir tek oy çalınmamış olsa bile bu referandum gayri meşrudur.
Seçim koordinasyon merkezimizin belirlediği 10 usulsüzlük ve ihlal bulunmaktadır.
1-Mühürsüz pusula ve zarflar;Seçimlerde kullanılan zarf ve pusulaların mühürlenmesi anayasanın ,ilgili yasa ve uluslararası sözleşmelerin bir gereğidir.Sandık başkanı ve sandık kurulunun şehven ya da unuttukları bir konu olmayıp başka bir hırsızlığın hazırlığıdır.
2-‘’TERCİH’’ yerine ‘’EVET’’ yazan mühürler;Yüksek Seçim Kurulu 1,5 ay öncesinden uyarıldığı halde,bazı seçim bölgelerinde evet mühürleri bilinçli olarak kullanılmıştır.
3-Eksik Oy Pusulaları;Tüm seçimlerde oy pusulalarıyedekleriyle gönderildiği halde,bu referandum da esksik pusula gönderilerek oy kullanmanın önüne geçilmiştir.
4-Müşahitlerin derdest edilmesi;Doğu ve Güneydoğu illerinde müşahitler sandıklarından uzak tutulmuş,sandıklar AKP’lilere teslim edilmiştir.AGİT gözlemcileri dahi çalıştırılmamıştır.
5-Açık sayıma müdahale edilmiştir.
6-Muhtarlar,Belediye Başkanları,kolluk kuvvetleri,kaymakamlar baskı kurmuşlardır.
7-Tutanak usulsüzlükleri yapılmıştır.Örneğin 300HAYIR,85 Evet ise 300 Evet,85 Hayır biçimine dönüştürülmüştür.Şimdilik 10 binin üzerinde tutanak hırsızlığı tesbit edilmiştir.
8-Seçmen listelerinde olup,başka illerde bulunan seçmenler yerine oy kullandırılmıştır.Örneğin 200 Urfalı işçi Muğla’dayken yerlerine Urfa’da oy kullanılmıştır.
9-Çoğu doğu ve güneydoğu’da 1000 sandıkta blok oy kullanılmıştır.Listede herkes oy kullanmış,geçersiz yok,hayır da yok.Tesadüfe bakınız ki,10 bin sandıktan yüzde yüz evet çıkmış.
10-Seçmen sayısından fazla çıkan oylar;2645 sandıkta listenin birkaç katı oy çıkmıştır.Örneğin 12 seçmenli bir sandıkta 190 evet oyu çıkmıştır.
Bir Cumhuriyet kurumu olup bugün AKP’nin borozanlığını yapan TRT ve Anadolu Ajansı’nın meşruiyetini tartışmanın artık hiçbir anlamı yoktur.
Görünen şu ki,Yüksek Seçim Kurulu,seçim sandıkları açılmaya başladığında,kurulun AKP’li üyesinin çala kalem yazdığı bir dilekçe ile mühürsüz pusulalar da geçerli sayılsın talebini resmi imzalı bir karara bile dayandırmadan apar topar almış ve referandum sonuçlarını şaibeli hale getirmiştir.
Adlarının önünde ‘’Yüksek Hakim’’ yazan Yüksek Seçim Kurulu Başkan ve üyelerine aracılığınızda sormak istiyoruz..
1-Seçim kanunu açıkken,12 Nisan Perşembe günü ilçelerde Sandık Kurulu Başkanlarına ve hilen eğitimde ısrarla altı çizilmişken ve dağıttığınız genelgede mühürsüz pusulaların geçersiz sayılacağı yine kanuna dayalı olarak yazılmışken son anda böyle bir değişikliği yapma hakkını kimden,nerden alıyorsunuz..?
Kendinizi kanunun ve halk iradesinin tam tecelli etmesine dönük arayışların üstünde görme gücünüzün kaynağı nedir..?
2-Yaklaşık olarak 2,5 milyon mühürsüz oy pusulasının kabul edildiği söyleniyor.Bu da yaklaşık 10 bin sandık demek.10 bin sandık kurulunun aynı an da pusulalarının arkasını mühürlemeyi unutması mümkün müdür..?Türkiye’de bu uygulama yeni olmadığına göre bu oranda bir unutkanlık neden daha önce hiçbir seçimde gerçekleşmemiştir.
3-Yine belirtildiğine göre mühürsüz pusulaların ağırlıklı olduğu bölgeler Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki sandıklardır.10 bine yakın sandık kurulunun mühürlemeyi tesadüfen unuttuğu bir ortamda bu unutuşun ülke genelinde dağılması gerekmez mi..?Neden ve nasıl özel olarak bu iki bölgede unutulmuştur…?
4-Eğer böyle değilse,neden kaç sandık kurulunun mühürsüz pusula uygulaması yaptığını açıklamıyorsunuz..?
5-2014 yerel seçimlerinde Bitlis Günoymak ve Aydın Buharkent’te tek sandıktan çıkan mühürsüz pusulalara AKP’nin yaptığı itirazları kabul ederek seçimleri iptal ettiniz.2014 geçerliyken şimdi geçersiz olan bu kurallarınızda belirleyici kanun mudur..?Yoksa AKP’nin öncelikleri midir? 
6-Yurt dışından gelen sandıklarda çıkan mühürsüz oyları geçersiz sayarken,yurt içinde geçerli saymanızın ve sonra bu çelişkinin sizi zora sokacağını görüp yurt dışından gelenleri de geçerli sayma telaşınızın kaynağında ne yatmaktadır..?
7-Kurulunuz yeni ihaleyle 450 bin adet tercih yazılı mühür bastırmış ve sandık kurullarında bunlardan ikişer adet dağıtılmışken,evet mührü sandık kurullarına nasıl ulaşmıştır…?
8-Genel Seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi yazan mühür de dağıtacak mısınız..?
9-Mühürsüz pusulalarında kabul edilmesiyle ilgili başvuruyu sandıklar kapanır kapanmaz neden AKP’li üye yapmıştır..?
10-Aynı AKP’li üye basın ayansıyan açıklamalarında ‘’rüyanızda görürsünüz’’ deme cesaretini kimden,kimlerden almaktadır…?
11-AKP’li üye,mühürsüz pusulalar da evet oyunun çok olduğundan nasıl bu kadar emin olmaktadır..?
12-Bir cep telefonu mesajıyla hiçbir devlet ciddiyeti içermeyen,yazılı bir karara dayanmadığı gibi kanuna da aykırı bir uygulamayı maç biterken kurullara bildirmenizden sonra,kaç sandık kurulu açılan pusulaların arkasına mühür vurduğunu biliyor musunuz..?
13-Bu soruları gidermeden,halkın en az yarısının aklındaki,ciddi şüpheleri ortadan kaldırmadan bir daha bu ülkede yapılacak seçimlerin güvenilir kabul edilmeyeceğini görmüyor musunuz..?Ülkeye bu denli büyük kötülüğü yapma hakkını kendinizde buluyor musunuz..?

Toplantımızın başında belirttiğim siyasal süreç başladığında,bugünleri öngörüp mahallelerde yurttaşlarla buluşmaya,AKP’nin ülkeyi sürüklemek istediği yeri daha kampanya başlamadan göstermeye başlamıştık.
İki aylık kampanya sürecinde eski,yeni milletvekillerimizle,aday adaylarımızla,merkez mahallelerden en uzak yerleşim biçimlerine kadar hemşerilerimizle en az bir kez buluşan sıfır bütçeli bir kampanya yürüttük.Devletin ‘’evet’’ kampanyasına karşı,milletin ‘’hayır’’ kampanyasını ötgürlemeye çalıştık.
Kampanyaya katkı sunan eski yeni milletvekillerimize,aday adaylarımıza,meclis üyeelrimize,yönetim kurulu üyelerine,kadın ve gençlik kollarımıza,seçilmiş görevi olmamakla birlikte emek harcayan yiğit yol arkadaşlarıma en içten teşekkürlerimi,saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
‘’Hayır’’kampanyasına sahip çıkan Saadet Partisine,Halkın Demokrat Partisi’ne,Demokrat Partiye,Doğru Yol Partisi’ne Adalet Partisi’ne,MHP’nin Genel Merkez Muhaliflerine,ülkücü kanaat önderlerine,Haziran Hareketi Bileşenlerine,Halk Evlerine,Dernek ve Sendikaların çabalarını selamlıyorum.
Değerli Basın Mensupları,
Değerli Yol Arkadaşlarım,
Sonuç olarak bizce tablo şudur;İktidarın,devleti tek kişiye emanet etme anayasası daha ilk günden sakat doğmuştur.Fakat iktidar dayatmaktadır.’’At’ı alan Üsküdar’ı geçti’’sözü bunun ifadesidir.
Peki ne yapmalıdır..?
Milyonlar yüzlerini haklı olarak partimize döndürmüş durumdadır.Bu normaldir.MHP’li muhalif vekiller her yerde engellenmiştir.HDP’li vekiller ya tutuklu ya da bölge de çalışamaz durumdadır.
Referandum sürecinde tüm ülke genelinde örgütüyle doğrudan sahaya inebilen tek parti CHP olmuştur.
Şimdi milyonlar bu duruma uygun olarak haklarının savunulması için partimizden tutum olmasını beklemektedir.

Önümüzde ikili bir görev vardır;Birincisi ‘’hayır’’ diyen en az yüzde 50’nin hakkının korunması,ikincisi ‘’evet’’ diyen diğer yarının hayır yanına çekilmesi.
Artık yeni bir sosyal tabanla karşı karşıyayız.Büyükşehirlerde özellikle İstanbul ve Ankara’da kent yoksullarının yaşadığı ilçelerde ‘’Hayır’’ın büyük oranda güçlendiğini,iktidarın kaybetmeye başladığını görüyoruz.Doğru siyaset ve stratejiyle iktidarı geriletme süreci açık biçimde görüldü,sınandı ve başarıldı.
Fakat umudu büyütmek,umudun sandığa da yansıdığını görebilmek için önce sandığın güvenliğini sağlamak gerekiyor.
Şu anda hedef şaşırtmadan yapılması gereken ilk şey hukuksuzluğu ortadan kaldırmak ve bu gündemle hareket etmek gerekiyor.
Öyleyse yüzde 50’nin hakkını ezdirmeyen diğer yüzde 50’nin kırılganlığını hesaba katıp orayı kemikleştirmeyen bir yol bulmak gerekiyor.
Elebette hukuki yollar aranmalıdır.Yargısal süreç tek başına bir şey ifade etmez.Vakit geçirmeden CHP’nin öncülüğü ve davetiyle hayır’ın kazandığı İstanbul,Ankara ve İzmir’de adalet mitingleri düzenlenmelidir.
Bu mitinglerde YSK’nın kanunsuz işlemi referandumun asıl kazananının hayır olduğunu anlatılmalıdır.YSK üyelerinin istifası istenmelidir.Hayır’ın zafer mitingleri evet cephesini sarsacaktır.
Partimiz ilk olarak kendi iç tartışmalarından uzak,halkı içinde çalışma eğilimini göstermiştir.Bu süreç sürdürülmelidir.

Partimiz,grup toplantılarını her hafta farklı bölge ve il de yapmalıdır.Halk içinde,halkla kaynaşarak ve iktidarın gündem oluşturmasına izin vermemelidir.
Tek gündem referandum hukuksuzluğu ve iktidarın yönetme yetisini yitirdiği olmalıdır.
OHAL’in kaldırılması ve YSK üyelerinin istifalarını talep etmelidir.

Sine-i Millet akla ilk gelen değil,en son gelmesi gereken ama muhataplara da masa da olduğunu gösteren bir siyasal çare olarak sunulmalıdır.

Bu hukuksuzlukların üstünün örtülmesi halinde Türkiye’de bir daha hiçbir seçimin güvenirliği kalmayacaktır.O nedenle ‘’2019 ‘’ da rövanş var’’lafının hiçbir değeri yoktur.
Bu krizi atlatmaya çalışıyorlar,atlattıklarında yeni büyük tasfiyeler ve despotizm dalgası gelecek 2019’da kimse sokağa bile çıkamayacaktır.

Türkiye Demokrasi ile yönetilmelidir ve demokrasilerde meydanlar bunun en önemli aracıdır.Her sokağa çıkıp basın açıklaması yapmak isteyeni göz altına alırsan,bu ülkede gün gelir demokrasi kalmaz.3 Ocak’ta Türkiye genelinde yapılan basın açıklamalarında göz altına alınan Halk Evleri üyesi gençlerin en kısa zamanda serbest bırakılması gerekmektedir.


0 Yorumlar

Yorum Gönder