SÖYLEYE SÖYLEYE DİLİMDE TÜY BİTTİ.

    
Ne demektir “söyleye söyleye dilimde tüy bitti”: Çok öğüt verdiği halde sözü dinlenilmeyen insanların içinde bulunduğu durumu anlatır.
          Ne demektir “sakalım yok ki sözüm dinlensin”: Yaşım küçük olduğu için beni dinlemiyorlar veya bir toplulukta yetkili olmadığım için benim sözüm geçmiyor.
         Söylemekten dilimizde tüy bitti ama sakalımız olmadığı için sözümüze meyleden yok.
         Bu güne kadar çok şey söyledik, eleştirdik, uyardık, öğüt verdik, akıl verdik nafile. Biz söyledik biz duyduk.
           Peki neden sözümüz dinlenmez?
           Yanlış bir şeymi söyleriz?
           Sözümüzün ardında menfaat mi var?
         Yok bunların hiçbiri değil. Değilse nedir işin aslı? Dinleyenlerin niyeti fena.
       Örneğin bir yerde Tarsus için şunu yapalım bunu yapalım derim. Dinlerler, dinlerlerde olmaz deyip geçiştirirler. Çünkü bu işte menfaat yoktur. Niye yapsınlar ki. Onların derdi kişisel menfaatleri, alacakları yeni yazlık, yeni araba vs. bu yüzden işlerine gelmez.
     Önerimizi doğru bulurlar amma ve lakin siyaseten karlı değildir. Sözümüzden halk sebeplenirde, siyasiler sıkıntı yapabilir. Bu yüzden boş beleş işler denir önerimize.
      Hepsi akıllıdır, hepsi dahi, hepsi en dindar, hepsi en milliyetçi, hepsi en solcu, hepsi en Atatürkçü'dür. Bu yüzden onların akla, biz fakirlerin fikrine ihtiyaçları yoktur.
   Sözüm ona seçilmiş olmalarını kendi yeteneklerinde sanırlar,  yani keramet sahibi olduklarını sandıkları için kibirlidirler. Oysa uçan onlar değil, yanındaki yöresindeki akıl topaklarıdır onları uçuran.
       Diyeceksiniz ki kim bunlar?
      Hepsini bal gibi biliyorsunuz? Onlarda biliyor eğer okuyorlarsa kendilerini kastettiğimi. Ama yinede bira tüyo vereyim.
   Zerre kadar akıl fikir yoktur, onun bunun itelemesi ve parası ile vekil olurlar. Ama allame sanırlar kendilerini. Engin dağları onlar yaratmış ve dahi altına imzalarını çakmışlardır. Haritadan anlarlar ama hatırdan anlamazlar.
      Elleri kalem nedir bilmez, dilleri kelam nedir bilmez, o allameleri allayıp pullamayı gazetecilik sayarlar. Ellerinde bir tutam pamukla tampon yapmaya koşarlar allamelerin ayağına taş değse.
     Koltukları rahattır, ikramları da boldur, şaşalı binalar yaparlar onun bunun parasıyla İçi boş. Ama onlar akıllıdır her daim paraları kadar.
     Fazla tüyo dimağı bozar, bu yüzden kısa keselim anlayan anlamıştır anlayacağını.
    Peki ama ne diye anlatıyorsun bunları diye sorarsınız içinizden bilirim.
   Çünkü bu menfaatperestler, bu kendinden başkasını düşünmezler, bu hadsiz ve çapsızlar yüzünden geleceğimiz karartılıyor, Ufkumuz daraltılıyor.
      Yarına güvenle bakan bir Tarsuslu işadamı, bir esnaf, bir genç, bir öğrenci, bir emekçi gösterin bana. Gösteremezsiniz çünkü yarınımızı çalıyorlar alenen.
      Ben söylemezsem, sen söylemezsen köpeksiz köyde daha çok değneksiz dolaşır bu kerameti kendinden menkul zatlar.
    Bu satırları okuduklarında bana “densiz, hadsiz” gibi hakaretleri peş peşe saydıklarını duyar gibiyim şimdiden.  Olsun varsın kötü söz sahibine aittir. Beni ciddiye almışlar veya almamışlar umurumda değil. Biz çoktan aştık o merhaleleri. Onların yediği yoğurt kadarını biz yakamıza dökmüşüz hayat denen bu yolda. Bu sebeple sıkıntı yapmayız.
     Sözün hasılı; dilimizde tüy bitti söyleye söyleye ama sakalımız olmadığından sözümüzü dinletemedik.

Fuzulinin şu beyiti ile esen kalın.
Karıncayı bile incitmem deme!
Bile den incinir karınca;
Söz söylemek irfan ister,

Anlamak insan.

0 Yorumlar

Yorum Gönder