Birçoğunun ya biz farkında değiliz..
Yada gerektiği gibi değerlendirememişiz.
Yada gerektiği gibi değerlendirememişiz.
Bunların başında Tarsus Plajı, yani
deniz geliyor.
Genç nesil Tarsus’ta denizi
görmediği için, yada burada hayatında denize gidip “Çimmediği için” denize
gitmek için uzakları adres gösteriyor.
”Anne! (yada Baba) ne var birgün Bodrum’a gitsek. Yada Marmaris’e.Yada Antalya’da denize girsek olmaz mı?”
”Anne! (yada Baba) ne var birgün Bodrum’a gitsek. Yada Marmaris’e.Yada Antalya’da denize girsek olmaz mı?”
“Evladım, bizim burnumuzun dibinde
denizimiz var, ne yapacaksın yaban elleri” diye karşılık veren anne babaya
çocuklar hayretle “Bizim denizimiz mi
var sanki” diye karşılık verirler.
Bazı gençlerde Kızkalesi, Susanoğlu,
Narlıkuyu, Büyükeceli, Atakent gibi
Mersin sahillerini adres olarak verir.
Çünkü bu gençlerin büyük çoğunluğu
deniz denilince Tarsus’tan çıkıp Mersin’den başlayarak Silifke sahillerine
kadar olan alanda denize girmişlerdir.
Tarsus’ta Denizin “D”sini bile
görmemişlerdir.
Oysa tarihçilerin anlattığına göre
burnumuzun dibindeki Kleopatra kasıpısının kıyısına kadar denizimiz varmış.
Sonra.?
Evet, sonra her nasılsa deniz
kaçmış!
Taaa 15 kilometre geriye çekilmiş!..
Hikaye değil anlattıklarım. Harbi ve
gerçek!..
Gelelim bizim Tarsus denizimizi ayağa kaldırma projesine..
1999 yılından bu yana sahil bandı
projesini hayata geçirmeye çalışıyoruz. Ancak birkaç kez ihaleler yapılmasına
rağmen bir türlü çivi çakılmadı.
Henüz sahil yolu da bitirilemedi.
Oysa devlet sahil yolu için
kamulaştırmalar yapmış, bazı arazi sahipleriyle mahkemelik dahi olmuştu.
Sahile yapılacak 5 tane otel, hotel,
motel türü turistik tesisleri yaptıracak
firmalarda bir türlü temel atıp işe başlamadılar.
Konu hala sürüncemede..
Ve Sahillerimiz bir türlü turizme
açılamadığı içinde bizim yörenin insanları Kızkalesine, Susanoğlu’na, Atakum’a
yada Büyükeceli’ye gidiyor.
Hatta ve hatta Antalya’ya kadar
uzananlar var.
Tüm bu kaçışlar, çekilen eziyetler, Tarsus sahil bandının tesisleşememesi ve
turistik tesisler yapılamamasından kaynaklanıyor.
Yani elimizdeki altın değerinde bulunan sahili ve Kükürtlü kumu değerlendiremiyoruz.
KÜKÜRTLÜ KUMU MEŞHUR TARSUS PLAJI
Elimizde romatizmaya, bel ağrılarına
çok iyi gelen dünyaca ünlü kükürtlü kumu bulunan bir Tarsus Plajı var.
Akdenizin bu bakir denizinde Tarsus sahilleri işlenmeyi bekliyor.
Eskiden bundan 25-30 sene evvel
bizler belediye otobüslerine biner, Tarsus plajına gider gelirdik. Kimimizde
motorsitletlerle, bisiklerlerle giderdik Tarsus sahillerine.
O asmalı köprüden sallana sallana
geçerken oltasını denizin 100 metre gerisindeki Tarsus ırmağına atıp balık avlayan avcıları
izlerdik hayranlıkla..
Bugün ne deniz kaldı Tarsus’ta, nede
denizin dibinde balık tutan avcılar?
O sahildeki tek tabanca sahil gazinosu da kalmadı,
soyunma kabinleri de..
Duş alacak yerde yok artık.
Sanki kuş uçmaz kervan geçmez bir sahil oldu Tarsus
kıyıları..
Geçen gün Ardahan’dan gelen yeğenim merak etmiş.
Telefon açıp sordu.
“Boncuk dayım, Tarsus’un sahillerine
gidip denize girebilir miyiz?” diye.
Tarsus sahillerinin atıl kaldığını
denize girmek için tesis bulunmadığını,
lokanta, gazino, soyunma kabini, duş alacak yerler olmadığını söyledim.
Yeğenim “Olsun dayı. Ben Tarsus
sahillerini merak ediyorum. Yine de gitmek istiyorum” deyince yolu tarif ettim.
‘Tarsus Hal kavşağından sola dön.
Karabucak ormanlarının içinden geç.
Şimdiki haliyle mahalle olan Yeşiltepe
kasabasında selam ver. Oradaki hemşehrilerimize sor, sana denizi gösterirler”
dedim.
Yeğenim çocuklarını alıp yine de
gitmiş Tarsus sahillerine.
Demir çubukları ve telden halatları
çürüyen ve kopmak üzere olan sallangaçlı
köprüsünden geçip denize ulaşmışlar. Kendi imkanları ile araçlarının içinde
soyunup denize girmişler.
“Bizden başka kimsecikler yoktu”
dedi yeğenim.
“Tarsus’un denizi varmış ya? Çok
şükür kavuşturana. İnşallah bu sahil bandı projesi yapılır da Tarsus sahilleri
gerçek kimliğine kavuşur” dedi.
Bende “inşallah yeğen, inşallah”
diyerek tastik ettim.
Bakalım bizim ömrümüz vefa edecek mi
Tarsus sahillerinin otel , motel ve hotellerle dolup insanlarla cıvıl cıvıl
hale geldiğini görmeye..
Bu sene de geçti, kısmet gelecek seneye. Bakalım seneye denize
kavuşmamız mümkün olacak mı?
Yoksa yine bize hüsran mı düşecek?
0 Yorumlar