İnternet
görmeden bakmak, seslenmeden konuşmak, yorulmadan sevişmektir. İnternet daldan
dala atlamaktır. İnternet, varken yok olabilmektir. İnternet seçmektir.
Dokunmadan, koklamadan sevebilmektir. İnternet hayattan kaçmaktır. Başka bir
boyut, başka bir alemdir. Bir alemin klavyeye sığmış halidir.
İnternet
gelişimdir, bilimdir, özgürlüktür,
oyundur, iştir, gezidir, kitaptır, aşktır, bankadır, gazetedir, defterdir.
İnternet bazen hastalıktır…
Neden
Facebook hayatımız oluyor? Neden oyunların başından kalkmıyoruz? Neden
e-postalarımıza bakmadan duramıyoruz? Neden “chat” yaparken küfrediyor, başka
kimliklerle diğerlerini ve kendimizi aldatıyoruz? İnternet sadece hayatımızı
değil psikolojimizi de etkiledi?
İnterneti
bilmeyen kaldı mı? Daha ansiklopedik bir tanım yapalım: İnternet, dünya
üzerindeki mevcut milyonlarca ağın ortak bir protokol çerçevesinde iletişim
kurmasını ve birbirleriyle kaynaklarını paylaşmasını sağlayan ağlar arası bir
ağdır.
Artık
başka bir çağda yaşıyoruz. Bilgisayar teknolojisi insan hayatına girdiğinden ve
internet toplumda yaygınlaştığından beri dünya farklılaştı. Diğer teknolojiler
de insan hayatını etkiledi. Ama internet tüm toplumsal yapıyı değiştirdi.
Toplumsal yapıyla birlikte insanın doğasında da değişimler yarattı. “Sanalizm”
adını verebileceğimiz bir çağ, “sanalist” adını verebileceğimiz takipçileri ve
onların bir yaşam tarzı oluştu.
FETİYE DAL (SOSYOLOG)
0 Yorumlar